Ramazan ayı, birçok kültürde olduğu gibi Türkiye’de de özel bir anlam taşımaktadır. Bu mübarek ayın vazgeçilmezlerinden biri de tatlılardır. İftar sofralarının baş köşesinde yerlerini alan tatlılar, çay saatlerinin de olmazsa olmazıdır. Ancak bu yıl, ekonomik koşullar nedeniyle tatlıların fiyatları oldukça dikkat çekici bir seviyeye ulaştı. Özellikle de kilosu 1.100 liradan başlayan tatlılar, alışveriş yapanların gözünde büyük bir şok yarattı.
Ramazan ayı, her ne kadar oruç tutmak anlamına gelse de, iftar sofralarında tatlılar olmadan geçmez. Bu ayda özellikle şeker ve un bazlı tatlılar yoğun ilgi görmektedir. Baklava, lokum, güllaç, kadayıf ve şöbiyet gibi geleneksel tatlılar, en çok tercih edilenler arasında yer alıyor. Ancak geleneksel lezzetlerimizin fiyatları, bu yıl artan ekonomik koşullar nedeniyle tüketicilerin cebinde büyük bir darbe oluşturdu. Baklavanın kilosunun 1.100 lira gibi olabileceğini düşünenler için, bu durum oldukça şaşırtıcı. Çünkü baklava, geçmiş yıllarda Bayram’larda bile bu kadar yüksek fiyatlara ulaşmazdı.
Fiyatların bu kadar artmasının nedenleri arasında kurdaki dalgalanmalar, un ve şeker fiyatlarının yükselmesi ve diğer maliyetlerin artması başı çekiyor. Haliyle, tatlı üreticileri de bu durumdan olumsuz etkilenmekte, fiyatlarını artırmak zorunda kalmaktadırlar. Üreticiler, en kaliteli malzemeleri kullanarak tatlılarını üretmeye devam etmiş olsalar da, bu durum onların maliyetlerini de etkilemektedir. Dışarıda yenecek bir baklavanın fiyatı her ne kadar 1.100 TL’yi bulsa da, evde yapılacak baklavanın maliyeti de oldukça yükseldi. Bu da evde tatlı yapma alışkanlığını azaltabilir.
Öte yandan, toplumsal bir refleks olarak tatlı tüketimi, ülkemizde genellikle sosyal aktivitelerle ilişkilendirilmektedir. İftar sofralarının vazgeçilmezi olan tatlıların, üst düzey fiyatlara ulaşması, birçok kişinin harcama alışkanlıklarını da değiştirmektedir. Özellikle de kenara biraz para ayırarak daha az tatlı alınmaya başlandı. Yine de pek çok insan, bu kültürel geleneği sürdürmek için tatlı almaktan vazgeçememektedir.
Sonuç olarak, Ramazan ayında bir yandan ruhsal ve manevi bir atmosfer yaşanmakta, diğer yandan ekonomik koşullar nedeniyle gıda maddelerinin fiyatları yarattığı atmosferle gizli bir gerilim yaratmaktadır. Tüketiciler, tatlıların tadını çıkarmak için cenaze şiiri gibi bir tat ararken, bir yandan da alışverişteki maliyetlerini dengelemenin yollarını arıyor. Bu yıl Ramazan’da tatlı tüketimi, bir lüks haline geldi. Kısacası, Ramazan ayı süresince tatlı keyfini sürdürenler, harcamalarına dikkat etme gerekliliği ile karşı karşıya kalıyor.
Son olarak; Ramazan ayının ruhunu en iyi şekilde yaşamak ve tatlıların tadını çıkarmak için alternatif çözümler üretebiliriz. Özellikle evde yapılan tatlılar, sadece maliyet açısından değil, aynı zamanda aileler arası birlik ve beraberlik açısından da oldukça değerlidir. Sadece maliyetleri düşünmek yerine, bu ayın anlamını ve önemini de hatırlamak, belki de ruhen daha zengin bir ağız tatlanmasına yol açabilir.