Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki Kadına Şiddet İzleme Komisyonu, uzun bir çalışmanın ardından kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve bu konuda farkındalık yaratılması amacıyla kapsamlı bir rapor sunmuş durumda. Raporda, özellikle sosyal medya fenomenlerinin bu mücadeledeki rolüne dair dikkat çekici öneriler yer alıyor. Bu rapor, toplumda kadına karşı şiddeti azaltmak adına atılacak adımların önemine vurgu yaparken, medya ve sosyal medya ile etkili bir iletişim stratejisinin nasıl oluşturulacağını da ele alıyor.
Kadına şiddet, Türkiye'de her geçen gün daha fazla gündeme gelen sosyo-kültürel bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda, TBMM Kadına Şiddet İzleme Komisyonu, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, kadına karşı şiddeti önlemek ve bu konuda farkındalık yaratmak için bir dizi önlem önerisi geliştirdi. Komisyon, çalışma alanlarının genişlemesi gerektiğine inanıyor ve fenomenlerin toplumsal değeri ile yaşayabilir bir çözüm önerisinin yakından takip edilmesi gerektiğini savunuyor.
Hazırlanan raporda, sosyal medya fenomenlerinin gençler üzerindeki etkisi göz önünde bulundurularak, bu kişilerin kadına karşı şiddet konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapmaları öneriliyor. Özellikle Instagram, YouTube ve TikTok gibi platformlarda büyük takipçi kitlelerine ulaşan kişilerin, şiddetin önlenmesi adına yapacakları sosyal projelerin etki yaratabileceği ifade ediliyor. Komisyon, sosyal medya fenomenlerinin bu konuda öncülük etmelerinin, kuşakların zihniyetinde olumlu değişimlere yol açacağını belirtiyor.
Rapor, sosyal medya fenomenlerinin yanı sıra, tüm medya organlarının kadına yönelik şiddet konusunu ele alış tarzına da dikkate değer önerilerde bulunuyor. Medya içeriklerinde kadına şiddetin normalleştirilmesinin önüne geçilmesi gerektiği vurgulanıyor. Özellikle şiddeti teşvik eden veya şiddeti mizahi bir dille ele alan programların, toplumsal algı üzerinde olumsuz etkiler yarattığına dikkat çekiliyor. Bu tür içeriklerin, kadına şiddeti önlemek bir yana durumun normalleşmesiyle sonuçlandığı ve bununla birlikte fenomenlerin de olumsuz bir örnek teşkil edebileceği belirtildi.
Komisyon, medya kuruluşları ile işbirliklerinin geliştirilmesini, bu işbirliklerinin ise toplumda kadına karşı şiddet konusunda bir değişim fırsatı yaratacağına dair inancını vurguluyor. Ayrıca, kadına yönelik şiddetle mücadele konusundaki farkındalığı artırmak için çeşitli sosyal medya kampanyalarının düzenlenmesini teşvik ediyor. Raporun önerileri arasında, eğitim programlarının güçlendirilmesi ve bu konuda uzmanlaşmış bireylerin katılımıyla seminerler düzenlenmesi de bulunuyor.
Sonuç olarak, Meclis’in kadına şiddet ile ilgili hazırladığı bu rapor, sosyal medya fenomenlerinin potansiyelini değerlendirme vantage point'indan bir yaklaşım sergiliyor. Toplumsal dönüşüm için kritik olan bu önerilerin, tüm kesimlerde kapsayıcı bir şekilde ele alınması gerektiği açıklığa kavuştu. Kadına yönelik şiddetin sona ermesi için atılacak adımların birlikle ve kararlılıkla atılması, bu sorunla mücadelede en büyük gücümüz olacak gibi görünüyor. Fenomenlerin önemli birer aktör olduğu bu yeni dönemde, kadına şiddeti önlemek adına hayata geçirilecek projelerin toplumsal etkisi büyük bir merakla bekleniyor.