Son günlerde medyada gündem olan olay, yine bir kez daha toplumda cinsiyetin nasıl birer kalıp haline geldiğini gözler önüne serdi. Şiddet ve cinsiyet kimliği üzerine yapılan tartışmalar, bir olayla daha derin bir zemine taşındı: Haraç isteyen bir suçlu, ekmek parası kazanmak isteyen bir adamı kurşun yağmuruna tuttu. Bu olayın en dikkat çekici yanı ise, saldırganın haraç istedikten sonra kadın kimliğiyle ortaya çıkmasıydı. Olay, yalnızca bir cinayet değil, aynı zamanda Türkiye'de yaşanan cinsiyet kimliği tartışmalarına da ışık tutuyor.
Geçtiğimiz günlerde, İstanbul'un işlek caddelerinden birinde meydana gelen olay, çevredeki vatandaşlar arasında büyük bir panik yarattı. Haraç istemek amacıyla bir işadamına yaklaşan saldırgan, hışmını üzerine çektiği kişiye sekiz kurşun sıktı. Olay yerine intikal eden güvenlik güçleri, adamın olay yerinde hayatını kaybettiğini tespit etti. Görgü tanıklarının söylediklerine göre, bu durum aniden gelişti ve kimse böyle bir vahşeti beklemiyordu. Ancak daha da dehşet verici olan, saldırganın intihar girişimi esnasında bir kadın kimliğine bürünmüş olmasıydı. Etek giyen bu kişi, silahlı saldırıdan sonra ne yazık ki olay yerinde yakalandı.
Olay, medya ve kamuoyunda cinsiyet kimliği konularında yapılan tartışmaların yoğunlaşmasına neden oldu. Saldırganın, bir erkek olarak tanımlanan bir kimlikten, kadın gibi giyinerek toplumun gözünde farklı bir algı yaratmaya çalışması, birçok kişi tarafından eleştirildi. Öte yandan, bu durum, cinsiyet kimliğinin ne denli karmaşık bir mesele olduğunu da ortaya koydu. Cinsiyet kimliğinin toplumdaki algısı, kişilerin eylemleri üzerinde büyük bir etki yaratırken; bu tarz olaylar yaşandıkça, toplumun bu konudaki duyarlılığı da artış gösteriyor. Cinsiyet kimliğine dair yapılan yorumlar, cinayet gibi çirkin olayların arka planını gözler önüne sererken, asıl suçlunun kim olduğuna dair tartışmaları da alevlendiriyor.
Bu üzücü olay, toplumda cinsiyet rolünün nasıl şekillendiğine ve şiddet kültürünün insanları nasıl etkilediğine dair derin bir sorgulamayı da beraberinde getirdi. Haraç, şiddet ve cinsiyet kimliği konularında yaşanan bu olay, medyada ve sosyal medyada büyük yankı buldu. Cinsiyet kimliği üzerinden yapılan ayrıştırmalar, cinsiyet temelli şiddet toplumun en büyük sorunlarından biri olarak öne çıkıyor. Cinsiyet geleneği ve toplumsal normlar, toplumun nasıl şekillendiğini belirliyor. Bu nedenle, olayın yaratmış olduğu etki, sadece bir cinayet değil; aynı zamanda toplumsal bir uyanışın habercisi olabilir.
Sonuç olarak bu olay, haraç istemek üzere gerçekleştirilen bir saldırının ötesine geçerek, toplumda cinsiyet kimliğine dair yürütülen tartışmaların merkezine oturdu. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması ve toplumun her kesiminde cinsiyet eşitliğinin sağlanması için daha fazla bilinç ve eğitim şart. Kitle iletişim araçlarının etkisi, bu bağlamda son derece önem taşıyor. Medya, olayları tarafsız ve doğru bir şekilde aktarmalı, toplumda oluşan algıyı itibarsızlaştıran basmakalıp düşüncelerle mücadele etmelidir.