Son günlerde, FETÖ örgütü adı altında gerçekleştirilen dolandırıcılık faaliyetleri, hem ekonomik hem de toplumsal açıdan büyük bir tehdit oluşturmayı sürdürüyor. Çeşitli illerde farklı yöntemlerle yapılan dolandırıcılıklar, mağdurların maddi kayıplarına yol açmasının yanı sıra, kamuoyundaki FETÖ algısını da sarsacak boyutlara ulaşmış durumda. Bu tür olayların artması, yargı organlarının ve emniyet güçlerinin, bu suçlara karşı daha aktif ve etkili bir mücadele başlatması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Pek çok vatandaş, FETÖ’nün adının karıştığı dolandırıcılık oyunlarının farkında değil. Genellikle sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları üzerinden yapılan bu tip dolandırıcılık, mağdurları korku ve endişe ile etkisi altına alıyor. Mağdurlara, FETÖ kapsamında oldukları veya örgütün çeşitli eylemleri ile bağlantılı oldukları yönünde yanlış bilgiler veriliyor. “Bu işler için para yatırmanız gerekiyor, aksi halde yasal sorunlar yaşayabilirsiniz” gibi tehditler, pek çok insanın tasarruflarını kaybetmesine neden oluyor.
Örnek olarak, bir grup dolandırıcı, kendilerini yargı mensubu olarak tanıtarak, vatandaşlardan para talep ediyor. Bu yöntemle, özellikle sosyal yardıma muhtaç olan bireyler hedef alınıyor. Üstelik, dolandırıcılar kullanıcılara, kendilerini savunacaklarını ve yasal süreçte yardımcı olacaklarını vaadediyor. Bu tür beyanlar, mağdurların büyük miktarda parayı vermesine yol açıyor. Ancak, bu yardım teklifleri tamamen asılsız. FETÖ’ye dair yanlış bir algı üzerinden kurulan bu mantık, bir aracı rolü oynayarak, hayırsever gibi görünen bu dolandırıcılara kâr sağlıyor. Sonuç olarak, birçok insan, hayret verici bir kolaylıkla dolandırıcıların tuzağına düşüyor.
Devlet kurumları, bu tür dolandırıcılıkların önüne geçmek için çeşitli yollar arıyor. Emniyet güçleri, dolandırıcılıkla mücadele ekipleri oluşturarak, dolandırıcıların izini sürmeye çalışıyor. Ancak, dolandırıcıların metotlarının hızla evrildiği unutulmamalı. Uygulanan teknikler ve yöntemler, halkı bilinçlendirmek adına yeterli olmayabiliyor. Dolandırıldığı fark edildikten sonra, insanlar ço often yasal sürece girmekte tereddüt ediyor ve çoğu zaman bu durum, dolandırıcıların cezasız kalmasına neden oluyor.
Mağdurlar, pişmanlık ve üzüntü içinde başvuracakları merciler hakkında bilgi sahibi olmadan, dolandırıcıların tuzağına düşmüş oluyor. Ancak, devlet işleri nedeniyle yaşanabilen belirsizlikler ve medya üzerindeki yanlış bilgiler, bu kişilerin kendilerini daha çaresiz hissetmesine yol açıyor. Bu tür skandallara karşı farkındalığı artırmak, önleyici tedbir almak ve doğru bilgilendirme yapmak adına sosyal medya ve televizyon gibi mecralar üzerindeki denetimlerin artırılması gerekiyor. Cezaevindeki suçlular uç bir noktada kalırken, dolandırıcılar yeni mağdurlar bulmak için her fırsatı değerlendiriyor.
Bu noktada, dolandırıcılığın Türk toplumu üzerindeki etkileri, sadece bireylerle sınırlı kalmıyor. Suçluların hedeflediği kitleler çoğu zaman aileler ve hatta topluluklar olabiliyor. Dolandırıcılıkla ilgili artan vakalar, toplum arasında güvensizlik yaklaşımını pekiştiriyor. Bu da sosyal birlikteliği olumsuz etkileyebiliyor. Oysa ki, dayanışmanın olduğu bir toplum, bu tür olumsuzluklarla daha kolay baş eder.
FETÖ yalanına dayanan dolandırıcılık faaliyetleri, toplumsal ilişkileri de zedeleyerek, özü itibarıyla insanları birbirinden uzaklaştırıyor. Şeffaf bilgi paylaşımı yapılmadığı sürece, dolandırıcılar için yeni fırsatlar yaratılmış olacak. Bu bağlamda, hem bireysel bakış açıları ve hem de toplumsal algılar açısından değişiklik sağlanması gerekiyor. Kamuoyunun bu durumdan haberdar olması, dolandırıcılara karşı bir nevi kalkan görevi görebilir. Ancak, bilinç seviyesinin artırılması, bu konuda en kritik unsur olarak ortaya çıkıyor.
Sonuç olarak, FETÖ yalanı ile ilişkilendirilen dolandırıcılık vakaları, ülkemizde çok ciddi bir sorun haline gelmiştir. Bu konuda hem devletin hem de bireylerin sorumluluğu büyük. Sürekli değişen dolandırma teknikleri karşısında kamuoyunun bilgilendirilmesi ve toplumun bu süreçte kenetlenmesi, savunmasız kalan bireyler için bir korunma yöntemi olabilir. Dolandırıcılıkla mücadele, yalnızca hukuki tedbirler ile değil, aynı zamanda toplumsal farkındalık ile sağlanabilir. Gelecekte daha güzel bir toplum için hep birlikte bu mücadele içerisinde yer almak, hepimizin sorumluluğundadır.