Bursa'nın merkezi bir mahallesinde geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın güvenliği konularında farkındalık yarattı. Bir kadın, yürüyüş yaptığı sırada bir erkek tarafından taciz edildi. Olay anında kadının çığlıkları ve yardım çığlığı, çevredeki mahalle sakinlerinin dikkatini çekti ve akabinde bir grup erkek, tacizciyi linç girişiminde bulunarak dövmeye başladı. Bu olay, sadece bireysel değil toplumsal bir tepki haline geldi.
Bursa'daki mahalle sakinleri, kadınların maruz kaldığı bu tür taciz olaylarına karşı artık tahammüllerinin kalmadığını gösterdi. Olay, sabah saatlerinde meydana geldi. Yürüyüş yapan bir kadının, arkasından yaklaşan bir erkeğin cinsel tacizine uğramasıyla başladı. Kadının yardım çığlığı, çevredeki insanların kulağına çarptı ve anında harekete geçmelerine yol açtı. Tacizci, hızlıca mahallenin sokaklarına inanılmaz bir hızla doğru kaçmaya çalıştı; fakat çevrede bulunan bir grup genç, durumu fark ederek peşinden koştu.
Olayı takip eden mahalle sakinleri, tacizcinin yakalanması ve adaletin yerini bulması için birleşti. Birkaç dakika içinde yüzlerce kişi, olay yerine toplanarak şüpheliyi yakaladı. O esnada, kadının yaşadığı korku ve panik gözlemlenirken, diğer kadınlar da ona destek olmak için toplandı. Fiziksel ve psikolojik bir travma geçirmenin eşiğindeki bu kadın, mahallelinin tepkisini görünce biraz olsun rahatladı. Ancak bu durum, tacizcinin sözde "cezasızlık" durumuna karşı verilen tepkiden başka bir şey değildi.
Bursa’da ve Türkiye’nin diğer şehirlerinde cinsel taciz olaylarında gözle görülür bir artış yaşandığı biliniyor. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde de benzer olayların sıklığı, kadınların sosyal yaşantısını tehdit eden bir durum haline geldi. Eğitim, medyanın dili ve sosyal normlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sürmesine neden olan faktörler arasında yer alıyor. Mahallelinin bu duruma tepkileri, çoğu zaman suskunlukla geçiştirilen bir konuyu derinlemesine sorgulama fırsatı sunuyor.
Cadde üzerinde gerçekleşen bu duruma, sosyal medya platformlarında da büyük bir yankı buldu. Kullanıcılar, 'şiddeti durdurmak için birleşin' temasıyla kampanyalar düzenlemeye başladı. Bu olayın ardından, "Bir kadının başına gelen herkesin başına gelebilir" vurgusuyla yapılan paylaşımlar, cinsiyet temelli şiddet ve tacize karşı mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının da dikkatini çekti.
Mahalleli, bu olaya verilecek tepkinin sadece kadınlarla sınırlı olmaması gerektiğini, erkeklerin de bu durumun karşısında yer alarak cinsiyet eşitliğine destek vermesi gerektiğinin altını çizdi. Yaşanan bu taciz olayı, toplumsal bir bilinç oluşturma fırsatı sunmuş durumda. Kadınların, kendilerini güvende hissedebilmeleri ve sokakta rahatça yürüyebilmeleri için toplumun her kesimine düşen görevler olduğu vurgulanıyor. Bu tür olayların yeniden yaşanmaması için bireylerin etkin rol oynaması gerektiği yönündeki çağrılar, sosyal medya ve yerel topluluklar arasında yaygınlaşmaya devam ediyor.
Her ne kadar mahalle sakinleri tacizciye sert bir tepki gösterse de, bu tür olayların son bulması için kalıcı çözümlerin geliştirilmesi şart. Cinsiyet eşitliği, eğitim sistemindeki reformlar ve toplumsal dönüşüm adımları atılmadıkça, taciz ve şiddet olaylarının önüne geçmek mümkün olmayacak. Bu nedenle, Bursa’da yaşanan olay bir uyanış olarak değerlendiriliyor. Her bireyin kendi sorumluluğunun bilincinde olması, kamusal alanlarda cinsiyet eşitliği ve kadın hakları kapsamında bir adım daha atılması için son derece elzemdir.
Bursa'da yaşanan bu olay, sadece bir kadın taciz olayı değil, aynı zamanda cinsiyet eşitliği hakkında düşünmemiz gereken önemli bir örnek teşkil etmektedir. Umarız ki bu tür olaylar, toplumda kalıcı bir değişim yaratılmasına vesile olur ve kadınların sokaklarında daha güvenli bir şekilde yürüyebilmesi için gerekli adımlar atılır.