Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa'daki sağlık otoritelerini kızamık salgını konusunda uyararak dikkat çekici bir açıklama yaptı. 2024 yılında, kıtada 27 yıl sonra beklenenden çok daha fazla kızamık vakası yaşanabileceğini belirten DSÖ, bu durumun halk sağlığına yönelik potansiyel tehditleri konusunda kamuoyunu bilgilendirdi. Özellikle aşılanma oranlarının düştüğü ülkelerde, kızamık başta olmak üzere önlenebilir hastalıkların artış göstermesi bekleniyor. Kızamık, modern tıbbın önleyebildiği bir hastalık olmasına rağmen, dünya genelinde bazı bölgelerde hala ciddi sorunlar yaratmaya devam ediyor.
DSÖ'nün verilerine göre, 2023'te kızamık vakalarında kaydedilen artış 2024'te ivme kazanacak. Kızamık, genellikle çocukları etkileyen ciddi ve bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Ancak aşılanma oranlarının düşmesi, hastalığın yeniden yayılmasına zemin hazırlıyor. 1990’ların ortalarında Avrupa'da oldukça düşük sayıda vakaya ulaşan kızamık, günümüzde tekrar gündeme gelerek kamu sağlığını tehdit ediyor. Özellikle 2020 yılından itibaren COVID-19 pandemisi sürecinde, birçok ebeveyn çocuklarını aşılatmayı ertelemeyi tercih etti ve bu durum, bağışıklık oluşturma oranlarını olumsuz etkiledi.
Avrupa'da 2024 yılı itibarıyla, kızamık vakalarının 27 yılın en yüksek seviyesine ulaşması bekleniyor. DSÖ, ülkelerin acil durum planları hazırlaması gerektiği konusunda uyararak, özellikle gelişmiş sağlık sistemlerine sahip ülkelerin dahi bu tehlikeye karşı tedbir alması gerektiğini vurguladı. Uzmanlar, toplumun büyük bir kesiminin aşılı olması gerektiğini ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için aşı kampanyalarının desteklenmesi gerektiğini dile getiriyor.
Aşılanmanın etkisinin önemini anlamak için kızamık hastalığının karakteristik özelliklerine bakmak önemlidir. Kızamık virüsü son derece bulaşıcıdır ve bir kişi hastalandığında, bu virüs ortalama 12-18 kişiye yayılmaktadır. Dolayısıyla, toplumsal bağışıklılığı sağlamak için yüksek aşı oranları (%95'in üzerinde) gerekmektedir. Ancak son yıllarda Avrupa genelinde aşılanma oranlarının düşmesi, hem çocuklar hem de aileler için ciddi sağlık riskleri doğurmakta. Birçok ülke, bu duruma karşı farkındalık yaratmak ve aşılamayı artırmak amacıyla çeşitli kampanyalar başlatmıştır.
DSÖ, bireyleri ve aileleri aşı takvimlerine uymaları için teşvik etmeyi ve bunun yanı sıra sağlık hizmetleri sunucularının aşı konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, kamu sağlığına dair yapılan çalışmalarda aşısız kalan grupların, toplum içindeki enfeksiyon prizma açısından zayıf noktalar olduğu vurgulanarak önleyici stratejilerin artırılması gerektiği ifade edildi.
Sonuç olarak, Avrupa'da 2024 yılı, kızamık vakalarının en yüksek seviyesine ulaşılması bakımından kritik bir dönem olacak gibi görünüyor. DSÖ'nün uyarılarına kulak vermek ve bağışıklığı artırmaya yönelik adımlar atmak, başta çocuklar ve hamile kadınlar olmak üzere tüm toplum için hayati öneme sahiptir. Eğer gerekli tedbirler alınmazsa, bu durum halk sağlığı açısından büyük bir tehlike oluşturma potansiyeline sahiptir. Aşı konusunda farkındalığı artırmak ve sağlık otoritelerinin verdiği tavsiyelere uyum sağlamak, toplumların sağlığını korumak için önem arz etmektedir.